Haydi İstanbul'da Kuzguncuk'a!

Havaların soğuması, döviz kurlarının alıp başını gitmesi, ülkeler arası yaşanan gerilimler dolayısıyla vizelerin durdurulması ve malum zamlar nedeniyle gezi planlarını askıya aldığımız şu dönemde İstanbullular olarak biraz daha yakınımızdaki yerlere şans verme vaktimiz geldi. İşte onlardan biri de renkli, şirin ve ilham verici bir boğaz köyü olan Kuzguncuk

Kuzguncuk kolay ulaşım imkânı, mis gibi boğaz havası, çınar ağaçları, şirin kafeleri ve kitabevi ile hafta sonu planlarınızın neşesi olacak. Aslında Kuzguncuk’a filmlerden, dizilerden ve romanlardan aşinayız. Hatta Can Yücel şiirlerini yazarken bile bu küçük semtten ilham almıştır. Hepimizin izlediği Perihan Abla, Ekmek Teknesi gibi diziler de burada çekilmiştir. Kuzguncuk’u bu kadar etkileyici yapan şey ise kuşkusuz tarihi ve doğal zenginlikleri. Semt birçok kültürün ve dinin uyum ve huzur içinde bir arada var olması ile biliniyor. Kuzguncuk’a gittiğinizde camii, sinagog, kilise gibi dini mabetlerin yan yana yapıldığını göreceksiniz.

Ana cadde olan İcadiye’den Kuzguncuk’a girdiğinizde Beth Ya’akov Sinagogu ve yanında Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi ile karşılaşacaksınız. Boğaz yolu üzerinde ise Ermeni Kilisesi ve Kuzguncuk Camii iç içe halleriyle göze çarpmaktadır. Deniz kenarında ahşap saçaklı minaresiyle dikkat çeken Üryanizade Camii ise ziyaretçilerine adeta zaman kayması yaşatıyor. Kuzguncuk; Rum, Ermeni, Müslüman ve Musevi halkların oluşturduğu bir kültür mozaiğidir. Bu sebeple karşınıza çıkan köşkler, yalılar, ibadethaneler ve tarihî yapılar birçok kültürden izler taşımaktadır. Dar sokaklar boyunca sayısız ahşap yapının arasında renkli duvarlar, toprak saksılar, kiremit çatılar, tasarım dükkânları, çay evleri ve butik kafeler karşınıza çıkacak.

Bu yazıda tek tek bütün kafeleri ve dükkânları tanıtmak yok. Çünkü en keyifli gezi kendi küçük keşiflerimize dayanan gezi! Ancak emin olun ki, Kuzguncuk birçok renkli sürprizin adresi olup fotoğraf karelerinde ölümsüzleştireceğiniz bir yer. Kuzguncuk’u gezerken mutlaka semtin demirbaşı Nail Kitabevi’ne uğrayıp kitabınızı okuyun ve yanında bir Türk kahvesi için.

Sahil kenarında Çınaraltı’nda demli bir çay içmeden de Kuzguncuk’tan ayrılmayın. İcadiye Caddesi’nde bulunan Masum Mutfak ise vejetaryenlere ve aslında beslenmesine dikkat eden herkese hitap ediyor.  Şekersiz turtalar, glütensiz yemekler ve sağlıklı tariflerle gezinizi tamamlamak için bu mekâna uğrayabilirsiniz. El yapımı çikolatalar için Çikolatacı Aziz Bey mutlaka ziyaret edilmeli. Özellikle kış aylarında çeşitleri artan sıcak çikolatalardan denemeden gitmek olmaz. Narlı, kahveli, tarçınlı, marşmelovlu ve Oreo’lu sıcak çikolataların kokusunu alınca bu semte gelmek için birçok sebep olduğunu fark ediyorsunuz. Kuzguncuk’ta öyle büyük marketler, alışveriş mağazaları filan yok. Her şey küçük, butik ve özel. Fazla kalabalıktan uzak, boğaz kenarında, ciğerlerinizi açacak, mutluluk hormonlarınızı tetikleyecek ve ilham verecek bir boğaz köyü.

Elinizde fotoğraf makinesi, sonbahar fotoğraflarını tarihî köşkler ve dökülen yapraklar arasında çekmek istiyorsanız Kuzguncuk, Üsküdar motor iskelesine yürüyüş mesafesinde bulunuyor. Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza çıkan Cemil Molla Köşkü, Üsküdar yönündeki Fethi Ahmet Paşa Yalısı ise fotoğrafçılık için göze çarpan tarihi yapılar arasında.

Kuzguncuk’un en güzel yanı ise karşı kıyıdaki Çırağan ve Dolmabahçe Sarayı’nı izleyerek sahilde çayınızı yudumlayabilmek olsa gerek. Karşı tarafa göre oldukça sakin ve huzurlu olan bu kıyılarda martılara simit atmak, boğazı izlemek ve bir yerlere yetişme telaşı duymamak hepimize çok iyi gelecek.