Krallar Şehri Lima

Güney Amerika’da yer alan Peru’nun başkenti olan Lima’nın nüfusu yaklaşık 7,7 milyon kişidir. “Krallar Şehri” olarak tanınan Lima, Peru’nun siyaset, endüstri, bilim ve kültür merkezidir. Peru’da her sene 6 Ocak tarihinde Krallar Şenliği kutlanmaktadır.

Uzun bir yolculuk sonrası Lima’dayız. Biz Lima’da şehrin daha güvenilir ve lüks bölgesi olan Miraflores’te kalacağız. Akşam saatlerinde uçaktan indiğimiz için öncelikle ilk gece dinlenmek üzere doğruca otele gidiyoruz. Otelimiz çok güzel, çevresinde çok sayıda casino yer alıyor. Tarihi şehir merkezine 8 - 10 km mesafede yer alıyor. Rehberimiz merkezin çok güvenilir olmadığını ve bu nedenle genelde turizm amaçlı gelenlerin bu bölgeyi tercih ettiğini söylüyor.

Ertesi sabah ilk olarak otelimizden çıkıp, tarihi merkeze gitmek üzere otobüse biniyoruz. Pasifik Okyanusu kıyısından geçerek Aşk Parkında iniyoruz. Bu park Barselona’daki Guel Parkına benziyor. Ama ondan daha küçük. Kırık seramiklerle dizayn edilmiş.

Okyanus kıyısında yer alan güzel bir park. Parkın ortasında kocaman öpüşen bir çiftin heykeli bulunuyor. Burada resimlerimizi çekip otobüsümüze dönüyoruz. Bu bölgede çok popüler restoranlar, salsa barlar yer alıyor.

Hava şansımıza çok puslu ve sisli değildi. Ama bu büyük bir şans oldu. Çünkü Lima 365 günün 360 gününün sisli ve puslu geçtiği bir şehir. Güneşli gün sayısı yok denecek kadar az.

Bu bölgede en çok dikkatimizi çeken şey, lüks binaların çevresinin demir parmaklıklarla çevrili olmasıydı. Bu demir parmaklıkların üzerine de elektrik verilmiş. Lima’da suç oranı çok yüksek olduğundan, güvenliği mecburen çeşitli şekillerde sağlamaya çalışıyorlar. Halkın %70’i çok fakir. Çok lüks binaların yanında eski gece kondular var. Gecekondular henüz el değiştirmemiş. 1970’lerde And dağlarından inen yerliler buralarda yaşıyor.

Yolumuz üzerinde İnka’lardan kalmış yaklaşık 2.200 yıllık bir ören bölgesine geliyoruz. Basamaklı piramitleri görüyoruz. Lima’daki ilk yaşam izi M.Ö. 11.000’e kadar dayanıyor. Yerleşik yaşam ise M.Ö. 600’lü yıllara tarihleniyor.

Lima şehri 1535’te Francisco Pizara tarafından Rimac nehri vadisinde, Alp Dağları ile Pasifik Okyanusu arasında kurulmuş. Lima’yı İspanyollar’dan 1821 yılında San Martin kurtarmış.

Şehrin 2 önemli meydanı var; Plaza Das Armos (Mayor Meydanı veya Büyük Meydan) ve San Martin Meydanı.

Biz öncelikle San Martin meydanına geliyoruz. San Martin heykelinin bulunduğu bu meydan, Lima’nın 2. büyük meydanı. Meydanın çevresinde barok tarzı yapılmış yük yüksek olmayan binalar bulunuyor. San Martin meydanı, Peru’nun bağımsızlığının 100. yılı anısına 1921 yılında yapılmış. Meydan, pek çok gösteri ve kutlamalara da ev sahipliği yapıyor. Maskeli ayakkabı boyacıları ile körüklü fotoğraf makineli fotoğrafçılar bu meydanın sembolü haline gelmiş adeta.

Lima’nın günümüze kalan nadir eserlerinden biri de San Francisko Manastırı. Bu manastırın en önemli özelliği sahip olduğu yeraltı mezarlarıdır. Bu yeraltı mezarlarında bir sürü kemik ve kafatası bulunuyor. Aynı zamanda bu manastırda Peru tarihinin anlatıldığı 25.000 kitap bulunuyor. İçinde halen rahibeler yaşıyor.

Ayrıca Silah ve Altın Müzesi de görülmeye değer. Museo Oro Del Peru yani Altın Müzesinde İspanyolların götürdüklerinden geriye kalanlar sergileniyor. İçinde altın İmparator başlıkları, altın bilezik, kolye ve küpeler var. İnkalar’da altın süs eşyalarını daha çok erkekler kullanıyormuş. İnka kültürünü taşıyan ülkelerde mutlaka bir altın müzesi bulunuyormuş.

Müzede çok zengin bir silah bölümü, kafataslarının yer aldığı bölüm, altın – gümüşten yapılmış elbiseler bölümü yer alıyor. Altından yapılan elbiselerde resmen altını bir kumaş gibi işlemişler. Bu müzeye en az 1-2 gün ayırmak gerekli.

Lima’da görülmesi gereken bir diğer müze ise Peru tarihinden pek çok eser barındıran Peru Ulusal Müzesi. Modern tarzda yapılmış bir bina.

Buradan sonra Lima’nın en büyük meydanı olan Plaza Das Armos’a (Mayor Meydanı veya Büyük Meydan) gidiyoruz. Meydandaki en dikkat çekici yapılar ise Katedral ve Hükümet Sarayı. Bu meydan 1991’de Dünya Kültür Mirası listesine girmiş.

Katedralin önünde Lima’nın 1535’te kuruluşunu gerçekleştiren Pizaro’nun heykeli yer alıyor. Bu heykel 1935’te dikilmiş.

Hükümet Sarayı olarak kullanılan Pizaro Sarayı, 1600’lü yıllarda inşa edilmiş. 1687’deki büyük depremde bile yıkılmamış. 1938’de restore edilmiş. Bu çevrede koloniyal döneme ait ahşap oyma (maun ve sedir ağaçları) işçiliği ile yapılmış balkon ve cumbalar çok etkileyici. İspanya’nın Endülüs bölgesindeki binalara benzeyen pek çok bina var. Bu tarz yapılar Lima’nın pek çok yerinde göze çarpıyor.

Katedralin içindeki seramik tablolar ve ahşap işçiliği görülmeye değer. Ayrıca katedralin içinde Pizzaro’nun kemikleri bulunuyor. Bu katedral ilk 1535’te yapılmış. Ancak 1746 depreminde yıkılmış. Üstüne tekrar katedral yapılmış, daha sonra yanmış. Bu gördüğümüz katedral ise aynı yere yapılmış olan üçüncü katedral.

Lima şehri ızgara sistemi şeklinde dizayn edilmiş. Caddeler, sokaklar birbirini 90 derecelik açı ile kesiyor. Bu nedenle çok düzenli ve sistematik.

Lima şehri 3 bölüm olarak düşünülmeli; 1) Miraflores bölgesi: Kentin en lüks ve modern kesimi. Şık restoran ve barların bulunduğu zengin azınlığın yaşadığı bölüm.
2) Tarihi şehir bölgesi: Koloniyal binaların bulunduğu merkez.
3) Barriada bölgesi: Gecekondu mahallesi. Bariada, Peru’da en düşük sosyo ekonomik statüye sahip halkın oturduğu kesim. Halkın %70’i açlık sınırında.

Kentteki bir çok yapı İspanyollar’dan kalma. Oldukça büyük olan ana tren istasyonu da İspanyollardan kalma bir yapı.

Miraflores bölgesinde bulunan Mariot otelinin önünde, okyanus kıyısında çok hoş bir alışveriş merkezi var. Buraya Lancomer Bölgesi diyorlar. Lama ve alpaka yününden şallar, kazaklar, pançolar neredeyse tüm mağazada görebilecekleriniz arasında. Bunun yanı sıra alışveriş merkezinin içinde pek çok hediyelik eşyanın satıldığı ufak mağazalar da yer alıyor.

Okyanus kıyısında güzel bir kafede oturup kahvelerimizi yudumluyoruz. Bu arada yamaç paraşütü yapanları izliyoruz. Bu bölge çok temiz ve bakımlı.

İnkalar, And dağları medeniyetlerinin mirasçıları olarak kabul edilmektedir. İmparatorluklarını kurarken kendilerinden önceki Chavn, Paracas, Nasca, Machica, Wari gibi olağanüstü medeniyetlerden çok faydalanmışlar.

İnkalar’da uygulanan bir formül var. Buna 3S formülü diyorlar; Sağlamlık, Simetri ve Sadelik.

İnkalar dünyanın bütün renklerinin gökkuşağında toplandığına inanıyorlarmış. Bu nedenle ülke genelinde hep bu renkler kullanılmış.
Miraflores bölgesinde turistler tarafından çok tercih edilen Miraflores Lexus Apartment  ve Hotel de Autor otelleri konaklamak için ideal yerlerden.  Bu renkli kente veda ederek, And dağları üzerinden Cusco’ya uçuyoruz.

HÜSEYİN YILMAZ

Yazar Hakkında

HÜSEYİN YILMAZ

 1942 Sinop Ayancık doğumluyum. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunuyum. Mecburi hizmet nedeni ile Hakkari, Yüksekova, Siirt’te görev yaptım.