Paris, Eiffel Kulesi ve İlk Gün

Paris sadece Fransa’nın değil, Avrupa’nın başkenti olarak gösteriliyor çoğu zaman. Paris ile-de France bölgesinin merkezi durumunda. Paris’in merkez nüfusu 2,5 milyon kişi civarında. İle-de-France bölgesinin nüfusu ise 12 milyon kişi.

Paris turuna başlanacaksa, kuşkusuz gidenlerin görmek isteyeceği ilk nokta şehrin simgesi haline gelmiş olan Eiffel Kulesi. Biz de kardeşim ile birlikte bu noktadan turumuza başlamaya karar verdik. Bu kule, 1889 senesinde bazı söylentilere göre Expo Fuarı için bazı söylentilere göre ise Devrim’in 100. Yılı için inşa edilmiş. Kule’nin toplam 1.792 adet basamağı var. Buranın yapımında 7.800 ton demir ve 18 bin ton çelik kullanılmış. Eiffel kulesinin tamamının boyanması bile 4 sene sürmüş. Ama şu an 10 senede bir boyanıyormuş.

Eiffel Kulesi inşa edilmeden yaklaşık 140 sene önce bu alan Champ de Mars olarak biliniyormuş ve resmi geçit törenlerine ev sahipliği yapıyormuş.

Kuleye gittiğimizde önünde kuyruk olacağını tahmin ediyorduk ancak bu kadar büyük bir kalabalık beklemiyorduk. Kule’de asansör ile 3 farklı kata çıkılabiliyor. Her katın da çıkış ücretleri birbirinden farklı. En ucuz kat birinci kat olup, çıkış ücreti 4 Euro civarındadır. En pahalı kat ise üçüncü kattır ve çıkış fiyatı yaklaşık 12 Euro civarındadır. Ama biz asansör sırasını beklemek yerine merdivenlerden çıkmayı tercih ettik. Oldukça yorucu ama bir o kadar da keyifli olduğunu söylemeliyim.

Kulenin çevresinin açık alan olan bölümünün her tarafını tel örgü ile kaplamışlar. Bu da olası intihar girişimlerine karşı alınmış bir önlem. Merdivenler ile yukarıya doğru çıkarken her katta asılmış olan ve kulenin yapım evrelerini gösteren fotoğraflar yer alıyor.

Tepedeki dev teleskoplar ile de kenti yakından izleme şansınız var. En üst kattan görülen manzara çok etkileyici. Hava koşulları müsaitse, en üst kattan görüş mesafesi 72 km.'ye kadar ulaşabiliyor.

Burayı inşa eden Gustave Eiffel, bu kuleyi yapmadan önce Fransa'nın 300 metrelik bir bayrak direğine sahip olacak tek ülke olacağını söylemiş. Bittiğinde ise dediği gibi o dönemin en yüksek yapısı olmuş.

Yapımından 1989 senesine kadar 100 sene boyunca buraya çıkış için ödenen paraların tamamı Eiffel Ailesi’ne gitmiş. 1989 senesinden sonra alınan bir karar ile gelirin sadece %10’u Eiffel Ailesine verilmeye başlanmış. Mimar Gustave Eiffel torunlarına hatta onlarında torunlarına hatırı sayılır bir miras bırakmış.

Kulenin ilk katında kule tarihinin anlatıldığı ufak bir müze bulunuyor. Bu müzede kulenin nasıl yapıldığını anlatan kısa filmi de izleyebilirsiniz. Akşam saatlerinde de Eiffel Kulesi'ne çıkmak mümkün. En üst kattan ise tüm ışıklandırması ile Paris büyüleyici bir manzara sunuyor.

Eiffel kulesindeki restoranın çok uygun fiyatlı olduğu söylenemez. Bu nedenle buraya çıkıp manzarayı doya doya izledikten sonra aşağıya inip oradaki cafe ve restoranlarda yemek yemenizi öneririm.

Yarım gün ise Seine Nehri üzerinde yapılacak olan tekne turuna ayırmalısınız. Bu tekne turu Paris’te yapılması gereken klasiklerden. Bu teknelere bindiğinizde size kulaklıklar veriliyor ve nehirde gezip, çevredeki tarihi yapıları izlerken bu kulaklıktan seçtiğiniz dilde size anlatımı yapılıyor. Türkçe anlatım mı? Maalesef yok... Fiyatı ise 11 Euro civarında.

Tekne turu sonrasında “City Bus”lara binerek genel bir şehir turu yapabilirsiniz. Bu otobüs ile önemli turistik noktalara gidebilirsiniz. İstediğiniz yerde inip, istediğiniz yerden tekrar binebilirsiniz. Günlük ücreti yaklaşık 24 Euro.

Diğer alternatif ise kenti metro ve yürüyüş ikilisi ile gezmek. Metro biletini ister günlük, ister 3 günlük alabilirsiniz. Günlük biletlere Paris Visite deniliyor. 3 günlük biletin ücreti yaklaşık 20 Euro. Tek gidişlik biletler ise otomatlardan alınabiliyor.

Metro ağı çok gelişmiş hatta Moskova’dan sonra dünyanın en geniş metro ağı Paris’te. Tabii ilk seferinde çözmek biraz zor olabiliyor. Ben ilk gittiğimde daha İstanbul’da ne metro vardı, ne metrobüs. O dönemdeki tek raylı sistemimiz sanırım (treni dışarıda tutarak söylüyorum) taksim ve tünel arasında işleyen tramvay’dı. Eee haliyle biraz karışık geliyor. Bir iki yanlış durak tecrübesinden sonra alıştık. Böylelikle planımızın dışında yer alan bazı bölgelerini de gezme fırsatı bulmuş olduk.

Hatta yanlışlıkla bir metro durağında inince karşımıza “Tati” adında bir mağaza çıktı. Burada %90’a varan bir indirim yapılmıştı. Tabii kendimizi doğruca bu mağazaya attık kardeşimle birlikte, epeyce bir alışveriş yaptık buradan.

Metro’nun her katında müzisyenler ile karşılaşabiliyorsunuz. Ancak metrolar, günümüzdeki İstanbul metrosu ile karşılaştırdığımda çok daha pis. Birçok istasyonda grafitiler yer alıyor. Metroların içindeki koltuklarda çizik olmayan yok neredeyse.

Metro kullanırken özellikle belli bir saatten sonra sarhoşlara dikkat etmek gerekmektedir. Metro ile ilgili söylenebilecek bir diğer nokta ise, belirli zone’lara göre seferlerin yapıldığı. Yani gece belli bir saat sonrasında metro zone2’ye gitmiyor. En merkezi bölge olan zone 1’in son durağında duruyor. Eğer oteliniz zone 2’deyse son duraktan otelinize başka bir vasıta bulmanız gerekiyor. Gecenin o saatinde de genellikle bulabileceğiniz vasıta taksi oluyor ki, taksiler bir hayli pahalı. O nedenle otelinizi mutlaka zone 1 içinde kalacak şekilde seçmeye özen göstermelisiniz.

Paris’te otel önerileri gelirsek şehrin kalbinde yer alan Warwick Champs-Elysees, Şanzelize Bulvarı’na sadece birkaç adım mesafede bulunan kaliteli otellerden biri. Özellikle lüks mağazaların yoğunlukta bulunduğu cadde alışveriş için Paris’in en meşhur yerlerinden. Ayrıca otele Louvre Müzesi ve Bastilla Meydanı’na da çok yakın.

InterContinental Paris Le Grand oteli ise lüks zincir otellerden bir diğeri. Konum olarak şehrin göbeğinde bulunan otel, ünlü alışveriş mağazalarından olan Galeries Lafayette’ye yürüyerek 5 dakikalık bir uzaklıkta bulunuyor. Eğer Paris’te ekonomik bir konaklama arıyorsanız 9. Bölge’de yer alan Appartements Caumartin 64 otelini düşünebilirsiniz. Hausmann tarzı bir mimariye sahip olan otel; opera, müze, alışveriş ve mimari ile ilgilenenler için çok güzel bir konumda yer alıyor. Hôtel Baudin’de uygun olan diğer otellerden biri. Bu otelin konumu da yine Paris’e kültür gezisi için gelenler adına oldukça iyi. Paris’te bu önerilerin dışında çokça güzel otel bulunuyor. Bu otellere buraya tıklayarak booking.com üzerinden bakabilir, dilerseniz rezervasyonda yapabilirsiniz.  

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni