Yağmur Altında Masai Mara ve Nehri Kıyısında Yürüyüş

Masai Mara’daki son günümüz. Sabah erken saatlerden öğle saatlerine kadar tekrar safari yapacağız. Ardından da Nairobi’ye doğru hareket edeceğiz.

Safaride ilk olarak timsah görebilmek ümidiyle Mara Nehri kenarına doğru ilerledik. Jeepler nehrin kenarına olabildiğince yaklaştılar. Bu esnada nehirde dev bir timsah gördük. Tam biz timsahı fotoğraflamaya çalışırken, hava kapattı ve serinledi. Biz aramızda fırtına çıktı, çıkacak derken, sağanak bir yağışın tam ortasında kaldık.

Hep birlikte üstü açık olan jeeplerin tepesini kapattık. Bu arada yağıştan göz gözü görmediği için nehrin kenarında bir müddet beklemek zorunda kaldık. Yağmur, toprak yolları iyice çamura çevirdi. Baktık, yağmur bir türlü dinmiyor. Yavaş yavaş dönmeye karar verdik. Tabii yağıştan kaçan hayvanlar da ortada görünmüyordu.

Hava inanılmaz derecede yağmurlu. Bu sırada öndeki jeepin tekerindeki yazı dikkatimi çekiyor… “I wish it rains”

Ancak bir müddet sonra yağış durdu ve hayvanlar tekrar kendilerini göstermeye başladılar. Bu kez hayvanların daha farklı davranışlarını görme fırsatımız oldu.

Yağışın etkisi ile oluşan çamurlara kendini atıp, vücutlarını serinleten bir grup manda oldukça ilginç bir tablo çiziyordu.

Bu hayvanların en irisi 1,7 metre ene ve 3,5 metre boya ulaşabiliyor. Erkekler dişilere göre daha iri. Savanda yaşayan bu hayvanların ağırlıkları ise 500 kg ile 900 kg arasında değişiyor. Ormanda yaşayanları ise nispeten daha ufak boyutlular. Sakin görünen bir hayvan olsa da, savunma mekanizması çok gelişmiş. Hiç ehlileştirilememiş olan bu hayvanlar yavrularına zarar verileceğinden endişe ederlerse çok saldırgan olabiliyorlar.

Ardından ailece dolaşan bir fil sürüsüne denk geliyoruz.

Ufak bir fil günün bombası oldu. Annesinin ardından giden fil, yağmurun yağmasını fırsat bilerek oluşan su dolu çukurlarda oynuyor. Bu çukura kulaklarını sallaya sallaya girip çıkıyor. En güzel görüntü de annesinin peşinden koşarken ayağının kayıp yere düşmesiydi. Hemen kalkıp yine koşarken yine düştü, ve bu sahne defalarca tekrarlandı. Ama müthiş bir görüntüydü.

Yağışa sevinmiş birbirleri ile oynaşan yavru aslanlar da yine güne damgasını vuranlardandı. Yaklaşık 8 – 9 tane yavru aslan hiçbirşeye aldırmadan birbirlerini kovalayarak oyun oynuyorlardı. Belli ki, yağmurdan hepsi memnundu.

Yolun bir tarafında oynaşan aslanlar, bir müddet sonra tek tek önümüzden yolun diğer tarafında bunlunan annelerinin yanına geçmeye başladılar ve yolun diğer tarafında birleştiler.

Valizleri alıp yola devam etmek için otele uğramamız gerekiyordu. Otele giderken yol üstünde yine bol bol çakal, zürafa, fil, antilop gördük.

Öğle yemeğini otelde yiyip valizlerimizi aldıktan sonra, otel görevlileri ile vedalaşmak üzere onlara bir sürpriz yaptık. Ne mi? Meşhur Hakuna Matata şarkısını hep bir ağızdan söyledik ve kendileriyle vedalaştık ve Nairobi’ye doğru yola çıktık. Yolculuk yaklaşık 5 saat sürecek ve bunun büyük bölümü bozuk yollarda geçecek.

Masai’de konakladığımız Mara Serena otelden çıktıktan sonra, öncelikle bu bozuk yollarda seyahat etmek istemeyen birkaç arkadaşımızı Mara Serena Air Strip’te bıraktık. Evet, burası ufacık, pist demeye işaret isteyen toprak alan. İşte bu da işareti…

Ardından Masai Mara Park içerisinde yolculuğumuza devam ettik. Ancak parktan çıkmadan önce yapılacak bir şey daha var. O da parkı korumakla görevli bir rangerı nehir kenarında sizi yürüyerek gezdirmesi için ikna etmek. Cüzzi bir bahşiş karşılığında görevli bizi nehir kenarına kadar götürdü. Tabii size bu esnada boynunda asılı tüfeği ile eşlik edip rehberlik yapıyor.

Nehir kenarında ilk gördüğümüz şey hippopotamlar. Hipopotamların nesilleri insandan öncesine dayanmakta. Hipopotam Yunanca, ippos ve potami kelimelerinden türemiş. Yani At ve nehir. Anlamı nehir atı. Hantal görünümlerine rağmen insanlardan daha hızlı koşabiliyorlar. En ilginç özellikleri ise dünya üzerinde 1 cm dahi zıplayamayan tek hayvan olmaları. Bir hipopotam ağzını 120 cm’e kadar açabiliyor.

Çiftleşme süreçleri oldukça ilginç. Erkek hipopotam dışkısını yapıyor ve kokuyu yaymak için kuyruğunu poposunun etrafında pervane gibi çeviriyor. Böylelikle de dişilerin dikkatini çekmeye çalışıyor.

Eğer dişi kokudan etkilenirse, erkek hipopotamı suya götürüyor ve çiftleşiyorlar.

Biz çok şanslıydıkki, hem poposunun çevresinde kuyruk çeviren hippopotamı, hem de sudan çıkmış hippopotam ailesini gördük.

Masai Mara’nın diğer bir kapısından çıkış yaparken hem evrakları halletmek için hem de malum ihtiyaç molası için durduk.

Durduğumuz noktada çok yoğun bir koku var. “Acaba bu koku nerden geliyor?” dememize kalmadan, Mara nehrinden geçmek isteyen bir çok hayvanın orada telef olduğunu ve başlarına üşüşmüş kuşları görüyoruz. Evet bu kuşlar telef olan hayvanlarla karınlarını doyurmak için iş başında.

Masai Mara parkında çıktık ama yine yol o kadar bozuk ki, böbrek taşı olan biri böyle bir yolculukta kesin düşürürdü.

Nairobi’ye devam ederken yol üzerinde çamura saplanıp kalmış iki araç görüyoruz. Şehirlerarası minibüsçülük yapan ve Pullman’s denilen bu araçları kendi aracımıza halatla bağlayıp yola geri döndürmeye çalıştık. Tabii bununla birebir bizim aracın şoförleri ilgilenirken biz de buradaki yerli halkla kaynaşma fırsatı bulduk.

Araçtan indiğimizde çocuklar çevremizi sardı. Aramızdan bir kişi çocuklarla iletişim kurmaya çalışırken çocuklar diş tellerini görünce korkup kaçmaya başladılar. Biz ilk önce ne olduğuna anlam veremesekte, çok sürmedi olayı çözmemiz. Bu olayı sanırım hiç unutmayacağım.

Nairobi’ye giderken bir üniversiteye de ev sahipliği yapan Narok isimli bir yerleşimde benzin almak üzere durduk. Yine bakımsız evler ve yalın ayak insanlar…

Nairobi’ye yaklaştığımızda Büyük Rift vadisi ile karşılaşıyoruz. Genişliği 30 ila 100 kilometre arasında değişen vadinin derinliği ise birkaç yüz metreden binlerce metreye kadar değişiyor. İsrail’den başlayıp Mozambik’e kadar uzanan vadi tam 9.600 kilometre. Aynı zamanda da dünyanın en büyük fay hattı.

Buradaki izleme terasından vadiyi fotoğrafladıktan sonra Nairobi’ye doğru yolumuza devam ediyoruz.

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni