Interrail - Avrupa Gezisi: Zagreb

Bir şehir düşünün tren garından indiğiniz an bol oksijen, bol yeşillik, mis  gibi güneşli bir hava…  Sonunda tren yolculuğu yaparak Zagreb’e geldik. Belgrad’dan, Zagreb’e İnterrail biletlerimizi kullanarak rezervasyona gerek olmadan, tren ile 2.5 saatte ulaştık. Tren yolculuğu yapmak muhteşem ve tabii ki otobüse göre daha konforlu geldi. Tren ile yolculuk yaptığınızda ülke giriş ve çıkışlarında pasaport ve vize kontrolleri trene binen polisler tarafından yapılıyor.Tren ile yolculuk yaparken etrafı izlemek, değişen doğayı görmek gerçekten etkileyici. Zagreb orman ve ağaçlarla dolu uçsuz bucaksız bir yeşilliğe sahip. Bu nedenle de trenden indiğimiz an mis gibi bir hava ile karşılaştık. Mis gibi diyorum çünkü gerçekten temiz hava ve bol oksijen olduğunu hissedebiliyorsunuz. Yine tren garının hemen karşısında Kral Tomislav Meydanı bulunuyor. Ön tarafı oldukça büyük bolca çim olan bir bahçe. İnsanlar bu bahçede oturabiliyor, piknik yapabiliyor. Böyle bir bahçe düzenlemesi ve çim alanında insanların da oturmasına izin verilmesi bizi şaşırtıyor çünkü alışkın değiliz.

Otelimize yerleştikten sonra soluğu geniş bir Açıkhava halk pazarı olan Dolac Pazarı'nda alıyoruz. Cumartesi günü olduğundan Dolac Pazarı öğlene kadar açık bu nedenle burayı görmeden geçemiyoruz. Dolac Pazarı'na girişte ilk önce çiçek satan satıcılar bulunuyor. Bu çiçekler bizim bildiğimiz çiçeklerden değil. İnanılmaz güzel ve farklı kokulara sahipler. Herkesin de elinde mutlaka bir çiçek var.

Dolac Pazarı, Ban Jelacic Meydanı’nın hemen yanında. Gezilecek yerler genelde bu meydan etrafında bulunuyor. Zagreb merkezi de, Yukarı Şehir (Gornji Grad) ve Aşağı  Şehir (Donji Grad) olarak ikiye ayrılıyor. Ban Jelacic Meydanı’ndan yukarı doğru çıktığınızda da Zagreb’in en yüksek binalarından biri olan, görkemli Zagreb Katedrali’ni görüyoruz. Zagreb Katedrali’nin içi de, dışı kadar etkileyici. Katedrale girmek ücretsiz.

Katedralin önünde bulunan duraklardan 106 numaralı otobüs ile Mirogoj Mezarlığı'na gidebiliyorsunuz. Pazar günü gittiğimiz için elinde çiçek ve kandillerle birçok insanda ziyarete gidiyordu. Burası bildiğimiz mezarlıklardan çok farklı. 1876 yılında yapılmış, görkemli kemerleri ile dünyadaki en etkileyici mezarlıklardan biri.

Dönüşte şehrin geri kalan yerlerini gezmeye devam ediyoruz. Lotrscak Kulesi, Ortaçağ'da şehri korumak için yapılmış. Şu anda öğle saatlerinde top atılıyormuş. Ayrıca kulenin olduğu yere çıkan bir tramvayda var. Bilet ücreti 4 Kuna, 1 Euro’dan az diyebiliriz. Dilerseniz kuleye çıkmak için ağaçlık alandan merdivenler ile yukarı çıkabilirsiniz. Kulenin yanında da çok sevimli bir park var isterseniz biraz soluklanabilirsiniz.

Markov Meydanı’nda bulunan St Mark Kilisesi ise, kulenin hemen yukarısında kalıyor. Çatısı ile gerçekten ilgi çekici. Buradan yine Zagreb’in ünlü kafe ve barlarının olduğu Tkalciceva Caddesi’ne doğru iniyoruz. Farklı kafe ve barları burada bulabilirsiniz. Zagreb’in en canlı ve hareketli caddeleri arasında yer alıyor.

Şehre genel olarak baktığımızda Hırvatistan’ın başkenti olmasına rağmen, sessizliği ile küçük bir kasabayı andırıyor. Bisikletli insanları çokça görüyoruz. En hoşumuza giden konu ise trafikte insana olan saygı. Her arabanın yaya yolu olan yerden geçmek istediğimizde her seferinde bize yol vermesine inanabiliyor musunuz? Biz de inanamadık ama yaşayınca anlamış olduk. İnsana verilen değeri sadece trafikte bile anlayabiliyorsunuz. Tek olumsuz yanı şehrin biraz pahalı olması. Bunu sebebi de başkent olan Zagreb’in diğer Hırvatistan şehirlerine göre gelir seviyesinin yüksekliğinden kaynaklanıyor sanırım.

Burada kullanılan para birimi Hırvat Kunası. Bizdeki kuruşa karşılık ise lupa kullanılmakta. (100 lupa = 1Kuna). Hırvatistan her ne kadar yakın zamanda Avrupa birliği üyesi olabilmiş bir ülke olsa da (2013 yılında), Zagreb sahip olduğu köklü şehir geçmişi sayesinde birçok Avrupa ülkesine göre daha düzenli, sakin ve modern noktalarıyla öne çıkıyor. Kısıtlı bir zaman diliminde kalabildiğimiz bu şehirde pahalılıktan başka olumsuz bir şeyle karşılaşmadık. Bu olumsuzluğu da gelip görmeye ve güzellikleri hissetmeye başladığınızda pek dert edeceğinizi sanmıyoruz.