Pulpit Rock Efsanesi

Oslo’dan bir sonraki durağımız olan Stavanger’i bir an önce yazmalıyım diyorum. Zira zihin nankör diye boşa dememişler. 
Niyetimiz Kuzey ışıklarının büyüleyici atmosferine kendimizi bırakmaktı; fakat temmuzun ortasına geldiğimiz için bu hayalimizi bir süreliğine rafa kaldırmak durumunda kaldık.

Stavanger’e geliş sebebimizi az çok anlamışsınızdır. Resimlerde görüp de hayal bile edemeyeceğimiz büyülü bir tepe Pulpit rock, kaf dağı misali...  ​
 

Bundan aylar önce gezi sayfalarını karıştırırken rastladım fotoğraflarına sonra dedim ki “hadi canım böyle bir yer var mı gerçekten!" Benim için hayal ürünü olan bu yere gelebilmek belki de imkânsızdı. Demek o kadar içten istemiştim gitmeyi. Velhasıl kelam kısa bir tatil molasında, rotamızda olan Stavanger’e gelmişken bu devasa kayaya tırmanmadan geri dönmek olmazdı.

 

Norveç’in dördüncü büyük şehri Stavanger, Lyse fiyordunda bulunan Pulpit Rock sayesinde binlerce turisti ağırlıyor. Yılda 200 bine yakın turist bu bölgeyi ziyaret ediyor. Nitekim bunu yolumuz üzerindeki kalabalık insan yığınından anlayabiliyoruz :)

Preikestolen’e gitmek için önce feribot sonra bir otobüse binip parkur başlangıcına varmanız gerekiyor. Feribotun kalktığı iskeleden hem feribot hem de otobüs biletinizi gidiş-dönüş alabilirsiniz. Bilet fiyatı 240 Norveç Kronu; bu da tahmini 30 Euro'ya tekabül ediyor, onu da Türk parasına çevirince beyin yanıyor :) Şaka bir yana en zorlandığımız şeylerden biri olsa gerek tüm kuzey boyunca para birimlerini çevirmekten devreler bir süre sonra yanıyor çünkü her ülkenin para birimleri farklı. Biletlerimizi aldıktan sonra feribota biniyoruz yaklaşık 50 dakika süren yolculuğumuzda wi-fi'den başımızı kaldıramıyoruz. Çünkü priz ve internet bulunmaz bir nimet oluyor bu tür yolculuklarda. Ama arada bir kafamızı kaldırıp manzaranın tadını çıkarmayı da unutmuyoruz. Feribottan otobüse transfer oluyoruz. İndiğiniz yerin önünden Preikestolen’e giden otobüsler orada sizi bekliyor.

25 dakika süren yolculuktan sonra alana varıyoruz. Preikestolen beni şaşırtıyor açıkçası geldiğimiz yolları göz önünde bulundurduğumda ıssız, dağ başı, kimsenin olmadığı, arabaların çok sık geçmediği yerlerden geçmiştik. Alanda ise müthiş bir kalabalık karşıladı beni. İnsanlar arabalarıyla, karavanlarıyla gelip konuşlanmış, hatta çadır bile kurmuşlardı. 2 km yolumuz olduğunu ve 2 saatte çıkabileceğimizi söylediklerinde “hah, 45 dakikada çıkarız oraya” demiştim. Sözümü geri alıyorum :) Zira çok yüksek bir tepe olduğunu unutmayalım. Resmen bir trekking alanı hem de 604 metre yükseklikte.

Çıkarken yorucu ve bir o kadar da meşakatli bir yol olduğu aşikardı. Fakat bu tür maceralar, biz sergüzeştperestler için hayatı dolu dolu yaşamanın diğer bir adıydı.

Tırmanışa başladığımız andan itibaren gözümün önünde beliren manzaralara inanamamakla birlikte nasıl bir sevinç duyduğumu şu an bu satırları yazarken bile hissedebiliyorum. 2 saatin hızla geçtiğini söylemeden edemeyeceğim. Arkadaşlarınızla muhabbet ede ede, doğanın tadını çıkara çıkara varış noktasına ulaşabilmeyi beklemek. Biz biraz akıllılık edip Pulpit Rock’a çıkmadan altındaki ufak kayalık var fiyordları komple gören ilk oraya çıkıp güzel fotoğraflar yakaladık kimsenin olmadığını fırsat bilerek. Çünkü tüm kalabalık Pulpit Rock’taydı. Tam geldim işte diyorsunuz bi ufak kayalık daha biraz daha derken evet işte zirvedeyiz.

 
 

  • Zirveye tırmanırken göreceğiniz manzaraların tadını çıkarın.
  • Fotoğraf makinanız değil de zihninize yerleştirin bu fotoğrafları.
  • Zipline noktaları var çıkarken görebileceğiniz mutlaka deneyin derim. Bizim zaman sıkıntımız olduğundan yapamadık, içimde bir uktedir.
  • Zirveye vardığınızda ise uzun uzadıya zaman geçirin keyfini çıkara çıkara. Çıktığınıza değsin ha deyince gidilen biyer olmadığı unutulmamalı ;)

 Sevgiler bu eşsiz Norveç fiyordlarından... http://munzevigezgin.blogspot.com.tr/

Daha fazlası için... https://www.instagram.com/munzevigezgin/

munzevigezgin

Yazar Hakkında

munzevigezgin

Merhaba! 1989 doğumlu gezmeye aşık kendi halinde bir seyyahım.