Güney Amerika'da Görülmesi Gereken 10 Yer

Geçen sene Güney Amerika'da 6 ay süren bir seyahat yaptım. Bu seyahatime Kolombiya'dan başladım ve buradan güneye dogru indim. Ekvador, Peru ve Bolivya'yı geçtikten sonra Şili Patagonyası'na kadar devam ettim. Daha sonra Arjantin üzerinden kuzeye ilerledim. Uruguay ve Brezilya'yı da kapsayan seyahatim boyunca toplam 8 ülke ve 40'ın üzerinde şehir gezdim. Bir de hemen hemen her ülkede harika trekkingler yaptım. Güney Amerika insanları, yemekleri, içkileri, dağları, denizleri, yapılacak yüzlerce aktivitesi ile insanin içini ısıtan, her gün yeni şeyler öğreten kesinlikle görülmesi gereken bir kıta.

Güney Amerika'yı sadece 10 yerle anlatmaya çalışmak gerçekten çok zor. Her ülkenin her şehrin ayrı ayrı özellikleri güzellikleri var. Bu listeyi hazırlarken oldukça zorlandım, top 20 listesi hazırlamak çok daha kolay olurdu. Ama vaktim kısıtlı, her yeri göremem diyenlere bir rehber olması amaçlı naçizane top 10'umu sunuyorum:

1. Galapagos  Adaları - Ekvador

Evrim teorisinin doğuş yeri. Darwin’in ayak izlerini takip ederek doğaya, denize, balıklara, denizaslanlarına, dev kaplumbağalara, çeşit çeşit kuşa doyuyorsunuz. Galapagos Adaları iki farklı şekilde gezilebilir. Birinci seçenek insanların yaşadığı birkaç adadan birinde kalmak ve günübirlik turlarla diğer adaları gezmek, ikinci seçenek ise çeşit çeşit tekneden birinde kalmak. Birinci seçenek daha ucuza geliyor lakin uzaktaki adalara gitmek mümkün olmuyor ve rehberlere dair bir kalite garantiniz bulunmuyor. İkinci seçenek daha pahalıya geliyor ama en uzak adalara bile gidilebiliyor ve rehberlerin en iyilerinden olacagına neredeyse emin oluyorsunuz. Ben ikinci seçeneği seçtim ve hayatımın en güzel haftasını yaşadım. Teknelerde kalanların deneyimi genelde adalarda kalanlara oranla daha iyiydi.

2. Salar de Uyuni - Bolivya 

Salar de Uyuni toplam 12.000 metrekarelik bir alana yayılmış, 3600 metre yüksekte bulunan dünyanın en büyük tuz gölü. Jeeplerle yapacagınız safaride sadece dünyanın bu devasa tuz gölünü değil, çevredeki beyaz, yeşil ve özellikle pembe gölü, renk paleti gibi dağları, Salvador Dali çölünü ve eski tren mezarlığını da geziyorsunuz. Her köşe ayrı bir cümbüş. İnsan burada 3 gün değil 3 hafta kalsa yetmez. Tur boyunca basit tuzdan yapılmış "otellerde" kalıyorsunuz. Geçtiğiniz her yer saatlerinizi geçirmek isteyeceğiniz kadar muhteşem. Geçtiğiniz her yer saatlerinizi geçirmek isteyeceğiniz kadar muhteşem. Bu geziyi kendi başınıza yapmanız mümkün değil. Turu ayarlarken en dikkat etmeniz gereken şey ise şoförün güvenilir olması çünkü çoğu içmeye meraklı. Sonunda sarhoş bir şoförle çölün ortasında kaybolabilirsiniz.

3. Iguazu Şelaleleri - Arjantin ve Brezilya

İguazu şelalelerini gezmek içim en azından iki güne ihtiyacınız var. Arjantin'den yakın temas, Brezilya’dan panoramik görüntü ile bu devasa şelaleler sizin kendinizi minicik hissetmenizi sağlayacak. Ayrıca bu şelalelerin olduğu parkta coati denilen bir hayvancık yaşıyor. Biraz kokarca ile kedi arası bir hayvan bu. Çok sevimli ama tam bir hırsız. Turistlerin çantalarından yemek çalıyorlar. Bayağı dikkatli olmak gerekiyor. 

4. Perito Moreno - Arjantin

Gerçekten gözümle görene kadar büyüklüğünü hayal edememiştim. Su üstünde 70 metre yükselen dev buzulların büyüsünden çıkmak zaman alıyor. Suyun altında da 100 metre derinliğe iniyor bu buzullar.  Buraya gitmek için El Calafate denilen küçük ve sevimli kasabadan yola çıkılıyor. İsteyenler ayrıca buzulların üzerinde kramponlarla bir saat süren bir trekking de yapabiliyor. Bu yürüyüşün sonunda bir bardak viski sizi bekliyor. Viskinize buz bulmak ise çok kolay :)

5. Santa Cruz Trekkingi - Peru

Bu trekking için Huaraz'a gitmek gerekiyor. Huaraz; Peru And dağlarında bulunan, karlı tepelerle çevrili bir şehir. HuascaranDoğal Parkı'nda birçok trekking ve tırmanma turları yapmak mümkün. 4 gün süren mücadele dolu Santa Cruz trekkingi, teknolojiden tamamen uzak, mevsimler arası geçişler yapacağınız, geceleri yıldızlara, gündüzleri dağlara doyacağınız bir trekking. Bu trekkinge başlamadan önce iyi bir aklimasyon şart. 3 gece 4 gün süren bu trekking sırasında 3100 metre yükseklikten yürüyüşe başlayıp 4750 metre yükseklikteki Punto Union geçidine çıkılıyor daha sonra tekrardan inişe geçiliyor. Trekking boyunca çadırlarda kalınıyor. 

6. Torres del Paine Trekkingi - Şili

Bu trekking için öncelikle Puerto Natales şehrine gitmeniz gerekiyor. Burada son hazırlıklarınızı tamamlayabilir, gerekli yiyecekleri alabilirsiniz. Daha sonra Şili Patagonyası'nda eşsiz bir doğa sizi bekliyor olacak. Maalesef bazı bölgeleri yanmış da olsa hala güzelliği baki. Bölgenin simgesi Torres tepelerini görmek bazen aşırı rüzgar sebebiyle zorlayıcı da olsa mücadeleye değer. Uzun bir trekking sonunda Los Cuernos tepelerine bakarak içeceğiniz biranin da tadı uzun süre damağınızda kalacaktır. 

7. Cusco ve Machu Pichhu - Peru

Cusco şehri masal gibi, İnkaların taşlarıyla inşa edilmiş bir şehir. Tarih kokuyor. şehrin etrafında da gezilecek birçok İnka kalıntısı var. Machu Picchu ise fotoğraflardan ezbere biliyor olsanız bile yine de hayran bırakan bir güzellik. Gezmek bütün gününüzü alacaktır. Sabahın ilk ışıkları ile varmaya çalışın. 

8. Ciudad Perdida Trekkingi - Kolombiya

Çamurlarla dans, yağmurlarla dans, nehirlerle dans ve sonunda hak edilen zirve: Kayıp Şehir. 4 gün süren bu trekking sonunda harika bir manzara sizi bekliyor. Santa Marta şehrinden jeeplerle yola çıkarak başlangıç noktasına varıyorsunuz. Bu uzun trekking boyunca Kolombiya yerli halkı ile tanışıp, kültürlerine dair birçok şey öğrenebilirsiniz.

9. Rio de Janeiro - Brezilya

Muhteşem kilometrelerce uzanan plajlar, plajları saran dağlar, arkalarda ormanlar, favelalar, sıcak ve dost canlısı Brezilyalılar ve caipirinha.

10. Cartagena de Indias - Kolombiya

Rengârenk kolonyal binalar, güzel restoranlar ve kafeler, salsa ve neşeli insanlar. Kolombiyalılar hayatı sokaklarda yaşıyorlar. Cartagena eski şehrinin etrafı İstanbul gibi surlarla çevrili. Bu sefer amaç şehri korsanlardan korumak. İspanyollar tarafından yapılan bu surlar ve San Felipe Kalesi sayesinde Cartagena şehri bir daha korsan işgallerine yenik düşmemiş. Surların hemen hemen tamamı korunmuş. Hatta üstünde yürüyerek eski şehri çevrelemek mümkün.

Asena Kuzucan

Yazar Hakkında

Asena Kuzucan

Adım Asena Kuzucan. Doğup büyüdüğüm şehir olan İstanbul’u, fizik okumak üzere Viyana’ya taşındığımda terk ettim.